Şüphesiz
ki Platon günümüze kadar gelmiş geçmiş en önemli filozoflardandır. Toplum ve
devlet düzenini eleştirdiği ‘’Devlet ‘’ adlı kitabının 7. Bölümünde Mağara
benzetmesiyle toplumu eleştirmiştir.Tabii bu benzetmesi günümüzde de hala geçerlidir
ve birçok alanda toplumu aydınlatmaya ve yol göstermeye devam etmektedir. Biz
de ‘’topluma eğitimin etkisini ve doğamızın eksikliğini’’ bu alegoriyle
anlatmaya çalışacağız...
Şimdi
mağaranın içinde tutsak,mağaraya zincirlenmiş, dış dünyadan habersiz ve nerde
olduğunu göremeyen bir insan topluluğu hayal edelim. Aynı zamanda içerde doğal
ışık yoktur,duvarları rutubetli ve oldukça karanlıktır. Bu insanların
görebildikleri şey sadece mağaranın duvarları ve dışarıdan yansıyan
gölgelerdir. Mağaranın içindeki insanlar, dış dünyadan yansıyan gölgelerin(
hayvan, insan,bitki vb.) oldukça büyüleyici olduğunu düşünürler ve doğal olarak
bundan etkilenirler. Gölgelere
kendilerini o kadar kaptırırlar ki gerçek olduklarını düşünmeye başlarlar. Eğer
bunları anlarlarsa hayatlarında çok başarılı olacaklarını düşünürler.
Bir
gün içeride yaşayan bir mağara sakininin tesadüfen zincirleri kırılır ve mağaradan çıkar. Gözleri gün ışığından kamaşır
ve hayatında ilk kez güneş ışığıyla aydınlatılmış şeyleri görür. Bu şeyler ilk
önce ona tuhaf gelir fakat sonra yavaş yavaş gözleri buna alışır. Mağara sakini
aslında mağarada gördüğü şeylerin dışarıda gerçek formlarıyla karşılaşır.
‘’Daha önce bu insan yalnızca
gölgelere bakmaktaydı, şimdiyse oluşun gerçek dünyasına yaklaştı. ‘’
-Platon
Bu
insan, arkadaşlarına dışarıda daha gerçek bir dünya olduğunu anlatmak ve onlara
yardım etmek için geri dönmeye karar verir. Tabii dış dünyaya alıştığı için
artık mağarayı yadırgamaya başlar, ışıksız bir hayat dışarıda gördüklerine
kıyasla oldukça zor geldiği için alışamaz ve mağarada yaşayan insanları da
etkilemeyi başaramaz.
Platon’a
göre mağara alegorisi, aydınlanmış insanların hayatlarının bir alegorisidir.
Felsefeyle tanışmış olan insan, aydınlanmış insandır. Bu alegoride oldukça büyük
öneme sahip olan Güneş figürü ise aklın
ışığıdır.
Mağaraya
dönen insanın artık mağaraya yabancılaşması ise gerçeği söyleyenlerin
bilgilerini, kendini düşünmeye adamamış insanlara anlatmak istediğinde
karşılaşabileceği bir durumdur. Özellikle eğitimin gelişmemiş olduğu
toplumlarda sıkça görülebilir bir durumdur.
İş,
mükemmel eş, yüksek statülü bir iş gibi bizi heyecanlandıran pek çok şey belki
de düşündüğümüzden çok daha az gerçektir. Bunların büyük çoğunluğu kültürümüz
tarafından zayıf ve kusurlu akıllarımızın duvarlarına yansıtılan gölgelerdir...
Çevremizdeki
herkes özgün oldukları konusunda oldukça ısrarcı değil mi? Sebebi de çok küçük
yaşlardan beridir buna inandırılıyor olmamızdır belki de.
Platon’a göre mağarada yaşamak bir
seçim midir?
Platon’a
göre mağarada yaşamak bir seçim değildir ve bu bizim bir hatamız da değildir.
Bu sadece bir başlangıçtır. Tıpkı bir bebeğin yürümeye başlamadan önce
emeklemesi, ya da konuşmaya başlamadan önce hecelemesi gibi bir başlangıçtır.
Peki hikayedeki insanın hatası nerdeydi ? İnsanlara dobra bir şekilde
yaptığının yanlış olduğunu söylersek biz de tıpkı mağaradakilere dışarıyı
anlatmaya çalışan insan gibi hataya düşeriz. Çünkü böyle hiçbir yere
ulaşamayız. Derin bir şekilde incinmelere neden olup kendimizi de tehlikeye
atarız. (Örneğin Sokrates’in ölümü)
Platon’a
göre çözüm dikkatlice düzenlenmiş, geniş bir şekilde uygulanan bir felsefi
eğitim sürecidir. Platon’un bundan anladığıysa ‘’Sokrates metodu’’ olarak
bilinen sorgulama yöntemiydi.Kimseye ders veremezsin, cezalandıramazsın ya da
spesifik bir kitabı okumaya zorlayamazsın. Kimsenin çok fazla bilmediği bir
konuda tevazuyla genel bir beyanda bulunarak konuya başlarsın.
‘’Wisdom starts owning up to
ignorance.’’
‘’Bilgelik cehaletin itirafıyla
başlar.’’
Şimdi
bunu günlük hayatımızda yer alan
tartışmalarımızda değerlendirelim. Hükümetin ne yapması gerektiğini tam olarak
bilmediğini, savaşın neyi başarmak istediğini, ya da bir ilişkinin nasıl
yürüyeceğini bilmediğini kendine itiraf ederek başlayabilirsin. Daha sonra
diğerlerinin bu konu hakkında neler düşündüğünü öğrenmeliyiz. Yavaş yavaş birlikte
cevapları incelemeliyiz. Konuşmakta olduğunuz kişi veya kişiler kendinden oldukça
emin olacaktır. Cevabın çok basit olduğunu ve bunu herkesin bunu bildiğini
söyleyecektir. Bu meydan okuma karşısında sabırlı olmamız gerekir. Çok fazla
zaman harcayıp gün boyunca bu konular üzerine konuşmaya hazırlıklı olmalıyız.
Bu yöntemle beraber insanlar zamanla neyin doğru neyin yanlış olduğunu
kendileri karar verebilirler ve hataları kendi akıllarıyla farkedebilirler.
Önemli olan nokta; dikkatli ve sessizce dikkatleri ince noktalara çekmek, onları
suçlamamak ve sinirlendirmemektir. Doğru bir öğrenme ancak böyle gerçekleşir.
Kimseye kendini aptal gibi hissetmesini sağlayarak bir şeyler öğretemeyiz.
Başlangıçta
hepimiz bu mağarada başlıyoruz. Fakat Platon’un
en derin anlayışından bir tanesi de burda kalmak zorunda olmayışımızdır.
Dışarıya çıkış yolu da oldukça basittir.Felsefe,
ışığını takip edebileceğimiz bir güneştir. Işınları sayesinde doğanın gerçek
yüzü daha açık bir şekilde gözümüze görünebilir.
Kaynak:
The School of Life
Platon ‘’Devlet’’
Düşünbil dergisi
Yorumlar
Yorum Gönder