Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Serbest Patika (3) - Kadın ve Erkek Eşitsizliği

Kadın ve Erkek Eşitsizliği Bu yazıda, kadın erkek eşitsizliğinin bazı nedenlerini ve beraberinde getirdiği sonuçları çeşitli istatistiklerle incelemeye çalışacağım. Toplumların büyük bir sorunu haline gelmiş bu eşitsizliğin kaynağını görmeye çalışacak, yapılan bazı uygulamaların neden başarıya ulaşmadığına dair de birtakım yorumlarda bulunacağım. Günümüzde hala bazı ülkelerde durdurulamayan, çözüm yolunda ise gerekli adımların atılmadığı veya bazı adımlar atılsa bile hala yetersiz kaldığı, her geçen gün ülkemizde kadın cinayetlerinin artmasıyla beraber de bizleri derinden etkileyen ve giderek artan bir sorun olarak; kadın haklarının eşitsizliğinden bahsedeceğim. Yazının temel gayesi, yasaların getirmeye çalıştığı kuramsal farkındalık dışında tecrübe ettiğimiz günlük yaşamda kadın ve erkek eşitliğine dair bireylerde bilinç oluşturmaya çalışmaktır. Temennim ise kadının ve erkeğin, eşit haklara ve fırsatlara sahip olması; toplumun her alanında eşit değer görmesinden başka bir şey değildi

Felsefe (7) - Sokrates ve Etik Felsefesi

Sokrates ve Etik Felsefesi Sokrates insanları 'ruhlarına özen göstermeye' çağırırken, onların ruhlarına gerekli özeni göstermediklerini düşünmüş ve bu yolda gerekli olan özbilinçten yoksun olduklarını söylemiştir. Bu sözleri, yüksek oranla Atinalı çevresinin etkisiyle ortaya çıkmıştı. Sokrates için söz konusu olan önemli ve değerli şeyler, Atinalıların peşinden koştukları şeylerle aynı değildir. Onun etiği; Atinalıları mevcut yaşamlarından ve değerlerinden uzaklaştırmaya, gerçek ve yeni değerler oluşturmaya yönelik -sonunda kendi hayatına mal olacak kadar büyük- bir teşebbüstür. Onun gözünde insan, bir beden ve bir ruhtan meydana gelen, bir maddi bir de manevi boyutu bulunan, bileşik bir varlık olup, bunlardan insanın varlığına karşılık gelen, onu her ne ise o yapan etken ise ruhtur. Ölümsüz olan ruh karşısında, beden sadece bir araçtır. İnsanı ortaya getiren bu iki ayrı bileşen, Sokrates'e göre, iki ayrı değer türünün ortaya çıkışına sebep olur. Gerçekten var

Edebiyat (6) - Oblomov Olmak

Oblomov Olmak Bazı roman karakterleri vardır ki; tüm gerçekliğiyle bazen kendi içimizde bazen de çevremizde yaşamaktadır. Edebiyat ve roman da işte tam olarak burada başlıyor; günlük yaşamda gördüğümüz fakat tanıyamadığımız hayatları kitabı açtığımızda karşımıza çıkartıyor. O hayatların içine dahil olabilmemizi ve karakterleri, aynı zamanda farklı hayatları, anlamamızı sağlıyor. Oblomov da gerek yaşantısıyla, gerek de kendine özgü karakteriyle tam olarak böyle bir karakterdir. Olabildiğince çok karşılaştığımız için yüzü tanıdık ve toplumda yeri olan bir insan tipidir Oblomov. Kitabı okuyan herkes, kendisinde Oblomov'u görür veya çevresinde Oblomov olmaya aday birisini kolayca bulur ve zihninde Oblomov karakterini rahatlıkla hayal edebilir. Gonçarov, 1 ay gibi kısa bir sürede bu eseri yazsa da, daha öncesinde yazdığı kısa öykülerle de kafasındaki Oblomov tipini 10 yıl gibi birikmiş bir sürede esere dökmüştür. Eser, özellikle Rusya'da çok popüler olmuş ve bir süre

Felsefe(6) - İnsan doğası gereği iyi midir, kötü müdür?

İnsan doğası gereği iyi midir, kötü müdür? İnsanın düşünce gücü bu soruya ulaştığında, insanlık için henüz çok erken sayılabilecek bir zamandı. İnsanlık, bundan yüzyıllar öncesinde insan doğası üzerine düşünmeye başlamış ve insan zihninde bazı sorular belirmişti: İnsan doğası kavramı gerçekten var mıydı? Varsa eğer neydi bu insan doğası? İyi dediğimiz neydi; kötü dediğimiz neydi? Bunları kim belirlemişti ya da nasıl belirlemişti? Tüm bu sorulara verilen cevaplar; biz insan doğası üzerine düşünmeye başladığımızdan itibaren sürekli olarak değişti ve bununla beraber düşüncelerimiz de zamanla uyum içerisine girdi. Tarihsel süreç içinde filozoflar, bilim insanları ve psikanalistler başta olmak üzere birçok düşünür bu konu hakkında temel olmuş bazı fikirler ortaya attılar. Unutmayalım ki; bu soru, iyi ve kötü kavramlarına bağlanacağı ve ahlak kurallarımız da zamanla değişmek zorunda olduğu için, ahlak felsefesi ve insan doğası hakkında, ahlak felsefesi temelinden başlayıp günümüze kadar

Felsefe (5) - Aforizmalarla Epiktetos'un Mutluluğunu Anlamaya Çalışmak

Aforizmalarla Epiktetos'un Mutluluğunu Anlamaya Çalışmak Dünyadaki bütün büyük çaplı değişimler, beraberinde yeni ahlak kuralları doğurup geleneksel ahlak kurallarının yerini alıyor. Büyük İskender'in ölümüyle hızla değişmeye başlayan dünya düzeni de sonucunda, temelinde ahlak olan bir felsefeyi doğurdu: Stoa felsefesi. (bknz. Stoacı hayat anlayışı) Epiktetos da bu felsefenin ikinci döneminin,(Zenon ve Seneca'dan sonra) öncüsü olmayı başarmıştır. Gerek felsefesiyle gerek de yaşam tarzıyla Epiktetos felsefesini ortaya koymuş ve değişen ahlak düzeninde önemli bir yer edinmiştir. Yaşam tarzına özellikle vurgu yapmamın sebebi; ahlak kurallarında yol gösterici insanların genelde tezat bir yaşam tarzını seçmeleridir. İstek, arzu ve tutkularını öz iradesi ile yöneterek kendi yaşamında neredeyse sıfıra indirmiştir Epiktetos. Çünkü ancak böyle yaşayarak mutlu bir hayata ulaşacağını düşünmüştür. Tıpkı Buddha gibi... Epiktetos köle olarak başladığı hayatını bir ekolün önemli tems

Edebiyat (5) - Gogol'un Paltosu

Gogol’un Paltosu  Nikolay Vasilyeviç Gogol , Ukrayna asıllı Rus roman ve oyun yazarıdır. Dünya edebiyatında da önemli bir yere sahiptir. En çok tanınan eserleri ; Palto, Bir Delinin Hatıra Defteri ve Ölü Canlar’dır.  Rus edebiyatının en önemli yazarlarından Dostoyevski’nin de dediği gibi:  ‘Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık.'  Dostoyevski gibi önemli birçok   yazarın da saygısını kazanmış bu eser, Gogol’un en önemli eserlerindendir. Otuz dakikada dahi okuyabileceğimiz kadar kısa olması bir yana; sade ve özgün bir dile sahip olması da hikayemizi oldukça eşsiz kılıyor. Hikayenin ne anlatmak istediği konusunda ise birçok anlam çıkartılabilir. Belki de bu eseri dahiyane hale getiren   en büyük etken de budur. Oldukça özgün ve derinlikli olması…  Hikayemizin ana kahramanı; Akaki Akakiyeviç adında, Rusya’da sıradan bir devlet dairesinde çalışan orta sınıftan birisidir. Dönemin Rusya’sında orta sınıfın alım gücünün pek fazla olmadığı düşünülecek olursa maddi duru

Felsefe(4) - Doğunun Yüce Öğretmeni: Konfüçyüs

Doğunun Yüce Öğretmeni: Konfüçyüs "Kendine yapılmasını istemediğin şeyi bir başkasına yapma." M.Ö. 551 yılında hasta bir askerin soyunun devamı için bir oğula ihtiyacı vardı. Yanına genç bir kadın alıp kutsal bildikleri bir dağa çıkıp dua ettiler. Doğan erkek çocuk artık hasta bir askerin soyunun devamını sağlamakla kalmayacak, büyük Çin imparatorluğunu da belki de yıkılmaktan kurtaracaktı. Bu kişi nam-ı değer Usta Kong, Çince Kong Fuzi, ve bizim bildiğimiz ismiyle Confucius... Dünyaya geldiği dönemde Çin devleti oldukça güçlü bir medeniyete sahipti ve oldukça büyüktü. Tek bir kral vardı ve otoritesi çok kuvvetliydi, tüm gücü yüklenmişti. Sistem krala dayalıydı. Fakat Konfüçyüs büyüme aşamasına geldiğinde Çin'deki sistem yerini bir kaosa dönüşmekteydi. Aileler ailelere saldırıyor, kitlesel silah üretimi oluşuyor, toplumda bir dağılma baş gösteriyordu. Tüm bunlar elbette ki Konfüçyüs'ün düşüncesinin oluşmasında onu etkileyecekti. Konfüçyüs, tarih, şiir ve d